ÜÇ DİN AÇISINDAN KUDÜS

ÜÇ DİN AÇISINDAN KUDÜS
Melikenur BACANLI
Filistin bölgesinin gözdesi olan Kudüs’ün neden paylaşılamayan ve işgal altında olan bir şehir olduğunu anlamaya tek bir bakış açısının eksik ve yarım kalacağı bir gerçektir. Bu yüzden günümüzdeki durumunu, kutsallığını ve uğruna bu denli kan dökülen seçilmiş şehri tam manasıyla anlamak ve kurtuluşuna çareler aramak için üç dinin gözünden de bakmayı bilmek gerekir. Çünkü ancak bu sayede olaylara daha iyi vâkıf olur ve Müslüman kardeşlerimizi işgal altından kurtarmak için karşı taraftakilerin emellerini daha iyi anlayabiliriz.
Kudüs’ün özgürlüğü için belirlenecek hedefler, karşı taraftakilerin emellerini çok iyi bir şekilde anlamaya bağlıdır. Karşı tarafı ne kadar iyi anlar ve düşüncelerini doğru bir şekilde görürsek bizim hedef ve amaçlarımız da o kadar başarıya ulaşacaktır. Başarıya ulaştığımız zaman diğer dinlere bize yakışan şekilde yaklaşmalıyız ve Kudüs’ün üç dinin de kutsalı olduğunu unutmamalıyız. Bizlere, onların Müslümanlara yaklaşması gibi değil katliamlar ve haçlı seferleri gibi yıkıp döktükleri kadın, çocuk, yaşlı, hasta demeden katlettikleri savaşlar gibi değil de tıpkı Hz. Ömer’in, Selahattin Eyyubî’nin gösterdiği hoşgörüyle yaklaşmak yakışır. İşte tüm bu bahsettiklerimi gerçekleştirmek için ve neden paylaşılamayan bir şehir konumunda olduğunu gözler önüne sermek için Kudüs’ü üç semavî din açısından ele almaya karar verdim.
1. Hıristiyanlar İçin Kudüs
Kudüs’ün Hıristiyanlar nezdinde kutsiyet kazanması, Hz. İsa’nın vefatından asırlar sonra gerçekleşmiştir. Bu yüzden Hıristiyanlığın ilk safhalarında hiçbir yerde Kudüs’ün kutsallığına değinilmemiştir. Öyle ki Kudüs’ün kutsal olup olmadığı tartışmalara neden olmuş ve bu tartışmalar din adamlarını ikiye ayırmıştır. Fakat burada zamanla inşa edilen bazı önemli kiliseler ve yapılar Kudüs’ü hac merkezi haline getirmiştir. Zaten insanoğlu yapısı gereği kendini tanrıya yakın hissedeceği mekanlarda bulunma isteğiyle doludur. Fakat şu da bir gerçektir ki Hıristiyan alemi hâlâ bu kutsallık konusunda ikiye bölünmüş halini sürdürmektedir. Kutsal olmadığını savunanlar pasajlardan delil getirmiş. Pasajlardan bir tanesi şu şekildedir: “Kadın, bana inan, öyle bir saat geliyor ki, Baba’ya ne bu dağda ne de Yeruşalim’de (Kudüs) tapınacaksınız… Ama içtenlikle tapınanların Baba’ya ruhta ve gerçekte tapınacakları saat geliyor. İşte o saat şimdidir. Baba da kendisine böyle tapınanları arıyor. Tanrı ruhtur, O’na tapınanlar da ruhta ve gerçekte tapınmalıdırlar” (Yuhanna 4/21-24). ve İsa Mesih’in çarmıha gerilip kanının döküldüğü yeri kutsal kabul etmeyeceklerini söylemişlerdir. Onlar için yeryüzündeki değil gökyüzündeki semavî Kudüs kutsaldır.1
Kudüs’ün kutsiyetini savunanlar ise Yeni Ahit’teki pasajlara itimat etmektedirler. Öte yandan Matta isimli kitapta da Kudüs’ün adı “Kutsal Kent” olarak geçmektedir (Matta 27/53). İlk zamanlarda bu kutsallığa yönelik olumsuz bir yaklaşım vardı. Bu yaklaşım, Roma İmparatoru Konstantin’in, Hıristiyanlık dinini kabul etmesiyle birlikte annesi Helena’nın MS. 326 senesinde İsa Mesih’in yaşadığı coğrafyayı keşfetmek için Kudüs ve etrafına yaptığı geziler sonucunda değişmeye başlamıştır. Böylelikle Kudüs’ün kutsallığı hakkındaki olumsuz tutumların tam tersini öne süren fikirler de Hıristiyanların kaynaklarında kendine yer bulmuştur.2
Hıristiyanların nezdinde Kudüs, Kilise’nin neş’et ettiği yerdir. Ortodoks Hıristiyanlar bu kutsal şehri “Bütün Hıristiyan dünyasının Anası” olarak görmüşlerdir. Çünkü Kutsal Ruh havarilerin üzerine burada inmiş ve dinî kitapları İncil yeryüzünün dört bir tarafına yine buradan yayılmıştır. Kudüs, Hıristiyanlara göre günahlardan sıyrılmanın tahakkuk ettiği yer, yerkürenin merkezi, İsa’nın ikinci kez tekrar geleceği yerdir. Ayrıca Hıristiyanlar açısından Kudüs’ün kutsallığı ve önemi başlıca şu üç sac ayağına oturmaktadır. Bunlar İsa Mesih’in yaşamındaki mühim olayların bu şehirde meydana gelmesi, Kutsal Kabir Kilisesi’nin3 burada kurulması ve Kudüs’ün hac merkezi konumunda olmasıdır. Öyle ki yeryüzünde inşa ettikleri tüm kiliselerin yönlerini Kudüs’e bakacak şekilde konumlandırmışlardır.4
Kudüs’ün Hıristiyanların gözünde değerli olmasındaki diğer sebepler Hz. İsa’nın, vaftiz babası Yahya tarafından Şeria Nehri’nde5 vaftiz edilmesi, son akşam yemeği olayının burada gerçekleştiğine inanılması ve havarilerinden Yehuda’nın ihanetine uğraması ile burada çarmıha gerilmesidir. Hz. İsa’ya ihanet eden havârisi Yahuda on ikinci havârisidir ve Hz. İsa’nın kim olduğunu Yahudilere bildirmek için onu öpmüştür. Fakat pişman olunca kendini öldürmüştür. (Matta, 26/14-16; 27/3-5). Aslında bu topraklar inanışa göre Tanrının oğlunu kurban ettiği İsa Mesih’in kanıyla yoğrulmuş topraklardır. Kutsallığın diğer bir adresi de çile yoludur. İsa Mesih, çile yolunun sonunda çarmıha gerilmiş ve ölmüştür daha sonra dirilip Filistin’deki Zeytindağı’ndan göğe yükselmiştir.6 İşte bütün bunlar Hıristiyanların Kudüs’ü kutsal kabul etmelerindeki başlıca nedenlerdir.
2. Yahudiler İçin Kudüs
Hıristiyan ve Müslümanlar için Kudüs, kutsal bir bölge olarak kabul edilirken Yahudiler için ek olarak milliyetçiliği de temsil etmektedir. Bu milliyetçilik hareketinin adı ise Siyonizm’dir. Hem dinin hem de milliyetçiliğin aynı yere dayandırılması ise Hz. İbrahim’den dolayıdır. Çünkü Tanrı, Kudüs topraklarını Hz. İbrahim’e ve onun soyundan gelenlere ayırmıştır. Böylece tanrının hem bu toprakları hem de kendi ırklarını üstün ve bereketli kıldığına inanmışlardır. Bu inanış öyle bir hâl almıştır ki artık Kudüs’süz Yahudi, Yahudi’siz de Kudüs olmaz düşüncesini savunmuş kendileri dışında başka ırk ve dinden olanların Kudüs’te bulunmasını istememişlerdir. Üstün ırk oluşlarını Hz. İbrahim’in soyuna dayandırmışlardır fakat Yahudiler gibi Araplar da Sami ırkından gelmektedir ve amca çocuklarıdır.7 Biz biliyoruz ki üstünlük ırkta değil ancak takvadadır.
Hz. İbrahim’e vaad edildiğine inanılan topraklar sadece Kudüs’ü değil Ürdün’den Akdeniz’e ve Mısır’dan Suriye’ye kadar olan coğrafyayı kapsar. Fakat Yahudiler, Tanrının emir ve yasaklarını çiğnedikleri için Kudüs’e girmeleri yasaklanır. Uzun bir müddet Mısır’da köle hayatı sürdürdükten sonra Hz. Musa ile beraber Kudüs’e doğru giderler fakat Yahudiler, Hz. Musa’ya savaşmayacaklarını söylediler. Tanrının savaşın emrine karşı asi oldukları için Kudüs’e girmeleri tekrar yasaklanır ve Sina çölüne sürgün edilirler. Sürgünden sonra tekrar Kudüs’e gelmeleri Hz. Davud’la olmuştur. Kutsal ahit sandığının içinde olduğuna inanılan ilk tapınak ise Hz. Süleyman tarafından kurulmuştur. Tapınağın ismi ise Bet Hamikdaş’tır. Babil kralı tarafından yıkılan tapınağı Persler sayesinde ikinci kez tekrar inşa etmişlerdir.8 Fakat bunu da Roma generali Titus yıkmış ve geriye sadece ağlama duvarı kalmıştır. Şimdi ise dualarında üçüncü tapınağı inşa etmek için yardım istiyorlar.9
Tapınaktan başka bir de onlar için Zeytindağı oldukça önemlidir. Bu önemin sebebi Hz. İsa’nın Zeytindağı üzerine inmesi, altın kapıdan geçerek tapınağın bulunduğu yere tahtını kurması ve burada üçüncü tapınağı inşa etmesidir. İşte tüm bu olan biteni görmek için Zeytindağının etrafına bir mezarlık kurmuşlar ve oraya gömülmek için yarış halindedirler. Çünkü oraya gömülenlerin cennete ilk gidecekler arasında olduğuna inanmaktadırlar. Onlar için Kudüs’e ve etrafına verdikleri önemi dualarını, adaklarını bile yaparken daima yönlerini Kudüs’e dönerek gerçekleştirmelerinden de anlayabiliriz. Kudüs’ü Yeruşalim diye isimlendiren Yahudiler için buranın önemini anlatan pasajları da vardır: “Eğer seni unutursam ey Yeruşalim, sağ elim hünerini unutsun; eğer seni anmazsam, eğer Yeruşalim’i baş sevincimden üstün tutmazsam dilim damağıma yapışsın.” (Mezmur, 137/5-6)
3. Müslümanlar İçin Kudüs
Kur’an’da “Arz-ı Mukaddese” olarak adlandırılan Filistin bölgesi birçok peygambere ev sahipliği yapmış ve adeta tevhid ocağı olmuştur. Bölgenin en kutsal şehri ise tartışmasız Kudüs şehridir. Kur’an ve hadislerde de bahsedilen bu kutsal topraklar biz müslümanlar için de oldukça önemlidir. Öyle ki Kudüs’e işaret eden ayetlerin 70 kadar olduğu söylenmektedir.10 Bu ayetlerden en bilineni ise İsrâ sûresinin ilk ayetidir: “Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir” (17/1).
Hz. Peygamberden gelen rivayetlere göre Kudüs’teki mescidden söz eden hadislerde genel itibariyle “Mescid-i Aksâ” değil “Beytülmakdis” ismi kullanılmaktadır. “Mescid-i Aksâ” tabiri bazı hadislerde kullanılsa da oldukça azdır. Kuran ayetleri, hadisler ve siyer gibi kaynaklardan öğrendiğimiz üzere Kudüs bizim ilk kıblemiz, Rasûlullah’ın Mirâca yükseldiği yer ve üç önemli mescidimizden biri olduğu için Mekke, Medine bizim için ne kadar mühimse işte Kudüs de o kadar mühim olmalı ve barışın, esenliğin, Allah’ın Selam isminin bu kutsal mekânda tecelli etmesi için var gücümüzle gayret göstermeliyiz.
Dinimiz açısından Kudüs’ün önemini vurgulayan hadislerden birkaç tanesini zikredelim. Resulullah (a.s.) şöyle buyurmuştur: (İbadet için) Yolculuk ancak şu üç mescidden birine olur: Benim şu mescidime (Mescid-i Nebevî), Mescid-i Haram'a ve Mescid-i Aksâ'ya” (Buhari, Fazlu’s-Salât, 1; Müslim, Hac, 95; Ebu Davud, Menâsik, 98). Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Süleyman (s) Mescidi Aksâ'yı yaptığında Rabbinden üç şey istedi. Rabbi ona ikisini verdi. Ben üçüncüsünü de vermiş olmasını ümit ediyorum: Kendisine, kendi hükmüne denk gelecek hüküm vermesini istedi, (Rabbi) bu istediğini verdi. Kendisinden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir saltanat vermesini istedi, bu istediğini de verdi. Bir de her kim, bu Mescid'de -yani Mescidi Aksâ'da- namaz kılmak amacıyla evinden çıkarsa anasından doğmuş gibi günahlarından sıyrılsın istedi. Biz Allah'ın bu istediğini de ona vermiş olmasını ümit ediyoruz.” (Ahmed ibn Hanbel, Müsned, II, 176; Nesâi, Sünen, II, 34; İbn Mâce, İkâme, 196). Bir hadis-i şerifte bildirildiğine göre Resulullah (sav)’ın câriyesi Meymune (r.a): “Ey Resulullah! Bize Mescidi Aksâ hakkındaki hükmün ne olduğunu bildir' dedi. Resulullah (s.a.s.) da şöyle buyurdu: 'Oraya (Mescidi Aksâ'ya) gidin ve içinde namaz kılın. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin.” (Ebu Davud, Kitâbu's-Salât, 14). Bu üç hadise bakarak Kudüs’ün müslümanlar nezdinde ne denli değerli olduğunu görebiliyoruz.
Kubbetü’s-Sahra’nın tam altında yer alan Hacer-i Muallak olarak isimlendirilen kaya kütlesi, Peygamberimizin üzerine basarak göğe yükseldiği yer olarak kabul edilir. Ayrıca Hz. İsmail’in kurban edilme olayının da yine bu kaya kütlesinin üzerinde gerçekleştiği söylenmektedir. Öte yandan Kudüs’ün ilk fatihi Hz. Davud ve orada Beytülmakdis’i inşa eden Hz. Süleyman, müslümanların iman ettiği peygamberlerdir. Nübüvvet ve hükümdarlığın bir arada toplandığı bu iki ismin yapmış oldukları şeyler biz müslümanlar nezdinde de kıymetli ve mühimdir.
İsrâ ve Mi’râc mucizesi Kudüs’ün değerini müslümanlar nezdinde kat kat artırmıştır. Efendimiz (sav), hicretten önce İsrâ suresinin birinci ayetinde de bahsedildiği üzere bir gece Mescid-i Harâm’dan çevresi mübarek kılınan Mescidi Aksâ’ya yürütülmüştür. Efendimiz (sav) Cibril ile beraber Beytülmakdis’e girmiş ve orada namaz kılmıştır. Allah Teala, arzda vuku bulan İsrâ yolculuğu ve semaya doğru devam eden kutlu Mirâc yolculuğu için Kudüs’ü tercih etmiştir.11
Kudüs kutsal kabul edildiği için birçok Müslüman devlet tarafından bölgeye faydalı olacak işler yapılmıştır. İmar faaliyetleri en çok Emevî döneminde kendini göstermiştir. Öyle ki günümüzdeki Kubbetü’s-Sahra ve Mescidi Aksâ’nın inşasını Emevî halifesi Abdülmelik b. Mervan ve oğlu I. Velid yaptırmıştır.12 Hz. Ömer’in Kudüs’ü fethettiğinde namaz kıldığı yeri Kıble Mescidi olarak inşa eden de yine onlardır. Depremde zarar gören Kıble Mescidi’ni tekrar tamir eden ise bu bereketli bölgeye Kudüs ismini veren Abbasîler olmuştur. 1099’dan 1187’ye kadar Haçlıların elinde olan Kudüs’ü esaretten Selahaddin Eyyubî kurtarmıştır. Bu hakimiyet Eyyubîler’den sonra 1517 yılında Memlukler’e oradan da 1917 yılında Yavuz Sultan Selim’e geçmiştir. Oğlu Kanunî tahta geçtiğinde Kudüs surlarını inşa etmiştir.13
Kudüs’ü değerli kılan bir başka sebep ise Zeytindağı’nda Selmân-ı Fârisî ve Râbiatü’l Adeviye’nin kabirlerinin bulunmasıdır. Müslümanlar Hz. İsa’nın, Hıristiyanlar gibi çarmıha gerilip acı çektiğine inanmamaktadırlar fakat ruhunun göğe yükseldiğine inanmaktadırlar. Bunun delili ise şudur: “Allah elçisi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük” demeleri yüzünden... Hâlbuki onu ne öldürdüler ne de çarmıha gerdiler; (başkası ona benzer kılındığı için) şüphe içine düşürüldüler. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bu konuda tam bir kararsızlık içindedirler. Bu hususta zanna uyma dışında hiçbir bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmemişlerdir. Bilâkis Allah onu kendine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir (Nisa, 157-158). Bu manevî olayın zuhûr ettiği yerin Zeytindağı olduğu düşünülmektedir. İşte bu zikrettiğimiz şeyler Kudüs’ü biz müslümanlar için de önemli kılmaktadır. Nasıl ki ecdadımız buraları boş bırakmayıp ellerinden gelen yardım ve imar faaliyetini yaptılarsa bizim de Kudüs’ü bu ruhla koruyup kollamamız gerekir. Eğer hiçbir şey yapamıyorsak ellerimizi açıp Allah’a Kudüs ve halkı için gönülden dua etmemiz gerekir. Bu makale Hucurat Hareketi’nin #AksaHalkaları projesi kapsamında yazılmıştır.
__________________________________________________________________________________
1 Güngör M. Hıristiyanlıkta Kudüs’ün Kutsallaşma Süreci. Amasya İlahiyat Dergisi. 2020; (14): 9.
2 Güngör M. Hıristiyanlıkta Kudüs’ün Kutsallaşma Süreci. Amasya İlahiyat Dergisi. 2020; (14): 156-158.
3 Kutsal Kabir Kilisesi’nin diğer ismi Kıyamet Kilisesi’dir. Hz. İsa’nın kabrinin burada bulunduğuna inanırlar. Ayrıntılı bilgi için bkz. Sami Kılıç- İhsan Satış, “Osmanlı Arşiv Vesikalarına Göre Hıristiyan Cemaatlerin Kamame Kilisesi ile İlgili Tartışmaları”, History Studies 3/3 (2011), 230.
4 Ahmet Güç, “Dinlerde Kıble Anlayışı”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 11/2 (2002), 6-8
5 Ürdün, İsrâil, Filistin, Suriye ve Lübnan için önemli bir su kaynağı olan "Şeria Nehri" fiilen İsrâil'in kontrolü altındadır.
6 İnanışa göre Hz. İsa, çarmıhını sırtına yükleyerek bu yoldan yürümüş ve kutsal kabir kilisesinin olduğu yere geldiğinde çarmıha gerilmiştir. Ayrıca bkz. Hikmet, T. (2022). Kudüs’ü Tanıyalım: Kudüs’ün 3 Semavi Din İçin Önemi. https://tibbiyelihikmet.com/2022/11/13/kudusu-taniyalim-kudusun-3-semavi-din-icin-onemi/, 30.05.2023.
7 El-Karadâvî, Y. (2022). İsrâil ile Aramızdaki Savaşın Hakikati. Mehmet Kurşunlu. Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs. 20. Baskı. Nida Yayıncılık. İstanbul. ss: 35-36.
8 Basît, M. İsmail. Mustafa, H. Zîb. Muhîbiş, G. Musa. Kîk, S. Süleyman. (2022). Babil Yönetiminde Kudüs, Pers Yönetiminde Kudüs. Kudüs Tarihi. 5. Baskı. Nida Yayıncılık. İstanbul. ss. 25-26.
9 Hikmet, T. (2022). Kudüs’ü Tanıyalım: Kudüs’ün 3 Semavi Din İçin Önemi. https://tibbiyelihikmet.com/2022/11/13/kudusu-taniyalim-kudusun-3-semavi-din-icin-onemi/, 30.05.2023.
10 El-khatip, Abdullah. "KUR'AN'DA KUDÜS". Çev. Ramazan Işık. Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 9 / 1 (Haziran 2004): 35.
11 Altun İ, “Sahabe Gözünde Kudüs ve Mescid-i Aksâ”, İlahiyat Tetkikleri Dergisi, 2017, sayı: 47, ss.157-162.
12 Kubbetü’s-Sahra Abdülmelik b. Mervan tarafından, 144 dönümlük olan Mescid-i Aksâ ise oğlu I. Velid tarafından yapılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Al-ratrout, H. "Muallak Taşı’nın Kutsal Mimarisi: Mescid-i Aksâ’da Yenilikçi Tasarım Konsepti ve İkonografi". Milel ve Nihal 14 (2017): 72-73.
13 Basît, M. İsmail. Mustafa, H. Zîb. Muhîbiş, G. Musa. Kîk, S. Süleyman. Kudüs Tarihi. ss. 55-138.
KAYNAKÇA
Altun İ, “Sahabe Gözünde Kudüs ve Mescid-i Aksâ”, İlahiyat Tetkikleri Dergisi, Erzurum 2017, sayı: 47, ss.153-169.
Al-ratrout, H. "Muallak Taşı’nın Kutsal Mimarisi: Mescid-i Aksâ’da Yenilikçi Tasarım Konsepti ve İkonografi". Milel ve Nihal 14 (2017): 49-73.
Basît, M. İsmail. Mustafa, H. Zîb. Muhîbiş, G. Musa. Kîk, S. Süleyman. (2022). Babil Yönetiminde Kudüs, Pers Yönetiminde Kudüs. Kudüs Tarihi. 5. Baskı. Nida Yayıncılık. İstanbul. ss. 1-192.
El-Karadâvî, Y. (2022). Çev. İzzet Marangozoğlu. Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs. 20. Baskı. Nida Yayıncılık. İstanbul. ss: 1-127.
El-khatip, Abdullah. "KUR'AN'DA KUDÜS". Çev. Ramazan Işık. Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 9 / 1 (Haziran 2004): 109-144.
Güç, A. “Dinlerde Kıble Anlayışı”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 11/2 (2002), 1-30.
Güngör, M. “Hıristiyanlıkta Kudüs’ün Kutsallaşma Süreci”. Amasya İlahiyat Dergisi. 2020; (14): 11-170.
Hikmet, T. (2022). Kudüs’ü Tanıyalım: Kudüs’ün 3 Semavi Din İçin Önemi. https://tibbiyelihikmet.com/2022/11/13/kudusu-taniyalim-kudusun-3-semavi-din-icin-onemi/, 30.05.2023.
Kılıç, S- Satış, İ. “Osmanlı Arşiv Vesikalarına Göre Hıristiyan Cemaatlerin Kamame Kilisesi ile İlgili Tartışmaları”, History Studies 3/3 (2011), 225-244.